Anlaşmalı Boşanma
- Av. Mehmet Faik EYCE
- 18 Ağu 2024
- 6 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 21 Ara 2024
4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun Evlilik Birliğinin Temelden Sarsılması başlıklı Madde 166/3:''Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu hâlde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın malî sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü hâlinde boşanmaya hükmolunur. Bu hâlde tarafların ikrarlarının hâkimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz.'' Hükmü anlaşmalı boşanmayı düzenlemektedir.
Hukukumuzda boşanma sebepleri Türk Medeni Kanunu'nun 161-166 Maddeleri arasında düzenlenmiştir. Bu sebepler sınırlı sayıdadır ve bu sebepler haricinde boşanma davası açılma imkanı bulunmamakta ve boşanma kararı verilmemektedir. Yüksek Yargının da görüşü bu şekildedir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 10.01.1977 Tarihli, 9261 E. 54 K. sayılı kararında: ''Kanunda yazılı sebepler gerçekleşmedikçe, kanunda yazılı boşanma sebeplerine dayanmadıkça tarafların boşanmak istemesi hukuki değer taşımaz. Babasından emekli maaşını almak için kadının boşanmak istemesi ve kocasının da buna razı olması boşanma kararı vermeyi mümkün kılmaz.''
Anlaşmalı boşanma, hukukumuzda hem genel, hem mutlak boşanma sebeplerinden sayılmıştır.
Kanun koyucu tarafından Anlaşmalı Boşanma bağımsız bir madde ile düzenlenmemiş olup, Evlilik Birliğinin Temelden Sarsılması başlıklı 166. Madde hükmüyle düzenlenmiştir. Bunun sonucu olarak da en az bir yıl devam etmiş ve birlikte anlaşmalı boşanma amacıyla başvuruda bulunulması evlilik birliğinin temelinden sarsıldığına ilişkin karine oluşturmaktadır.
ANLAŞMALI BOŞANMA ŞARTLARI NELERDİR ?
Kanunumuzun anlaşmalı boşanmanın gerçekleştirilebilmesi için;
1- EVLİLİĞİN EN AZ BİR YIL SÜRMÜŞ OLMASI
2-TARAFLARIN BİRLİKTE BAŞVURUSU VEYA DİĞER EŞİN KABULÜ
3- BİZZAT DİNLEME VE ANLAŞMA
4- BOŞANMA İRADESİNİN SERBESTÇE AÇIKLANDIĞINA KANAAT
5-DÜZENLEMENİN UYGUN BULUNMASI
koşulları gerçekleşmelidir.
Evliliğin en az bir yıl sürmüş olması koşulu dava tarihinde baz alınmaktadır. Dava tarihinde bir yıl süreyi doldurmayan evliliklerde Türk Medeni Kanunu'nun 166/3 hükmü uygulama alanı bulmamaktadır.
Evlilik birliği bir yıl sürmeden açılan anlaşmalı boşanma davasında Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 08.06.2011 Tarihli 2011/7930 E. 2011/10085 K. Sayılı kararında:''......Hükümde öngörülen evliliğin en az bir yıl sürmüş olması koşulu, dava şartı olmayıp, birliğin temelinden sarsılmış sayılacağına ilişkin yasal karinenin temel unsurudur. Dava tarihi itibarıyla evlilik en az bir yıl sürmemiş ise birliğin temelinden sarsılmış sayılacağına ilişkin bu karine geçerliliğini yitirir ve böyle bir durumda Yasanın 166/3. Maddesi çerçevesi dahilinde boşanma kararı verilemez. Evlilik birliğinin temelinden sarsıldığının taraflarca gösterilecek delillerle kanıtlanması gerekir. Taraflar, 23.09.2008 tarihinde evlendiklerine göre dava tarihi itibariyle evlilik bir yılını doldurmuş değildir. O halde davalının davayı kabul açıklaması ve tarafların boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda dava sırasında anlaşmış bulunmaları hukuki sonuç doğurmaz. Bu durumda taraflara delil bildirme imkanı tanınarak, gösterdikleri takdirde delillerinin toplanması, ulaşılacak sonuç uyarınca Yasanın 166/1-2. Maddesi koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin değerlendirilmesi ve buna göre hüküm tesisi gerekir.'' Şeklinde hüküm kurarak, delil bildirmeleri akabinde anlaşmalı boşanmanın düzenlendiği Türk Medeni Kanunu 166/3 yerine evlilik birliğinin temelden sarsılması sebepli Türk Medeni Kanunu 166/1-2 hükümleri uyarınca işin esasına girilip hüküm tesis edilmesi gerektiğini belirtmiştir.
Anlaşmalı boşanma işlemi 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu Madde 382/2'de sayılanlardan olmasa da öğretide çekişmesiz yargı işi olarak kabul edilmektedir.
Taraflar iradelerini hakim huzurunda serbestçe beyan etmesi gerekmektedir. Hakim tarafların iradelerini serbestçe açıkladığı konusunda şüpheye düştüğü taktirde boşanma kararı vermeyecektir. Bu konuda tarafların birbirlerine karşı, tehdit, korkutma, baskı uygulaması halinde tarafların iradesinin serbest bir şekilde yansıdığından söz edilmeyecektir.
Anlaşmalı boşanma davalarında kusur araştırması yapılmamaktadır, en az bir yıl sürmüş evliliklerde eşlerin birlikte başvurması veya diğer eşin davayı kabul etmesi sonucu evlilik birliğinin temelden sarsıldığı kabul edilir ve tarafların kusurları araştırmaya konu edilmez.
ANLAŞMALI BOŞANMA DAVASINDA TARAFLAR MAHKEMEYE GELMEK ZORUNDA MIDIR ?
Anlaşmalı Boşanma davası vekil (avukat) tarafından açılabilmektedir fakat taraflar mahkemeye gelerek hakim tarafından bizzat dinleneceklerdir. Aile mahkemesi hakimi tarafından tarafların iradelerinin serbest tezahür ettiğine kanaat getirilmesi amacıyla her iki tarafı aynı anda dinleyecektir. Bunun sonucu olarak taraflar duruşmada aynı anda hazır olacaklardır.
ÇEKİŞMELİ BOŞANMA DAVAMIZI ANLAŞMALI BOŞANMAYA ÇEVİREBİLİR MİYİZ ?
Özel boşanma sebeplerine dayalı olan boşanma davalarında, diğer bir ifadeyle Medeni Kanun 166. Maddesi dayanak yapılmadan açılan boşanma davalarında herhangi bir aşamada davanın kabulü ile 166/3 hükmü gereği anlaşmalı boşanma kararı verilemeyecektir. Bu hususta usulüne uygun şekilde ıslah yapılması gereklidir.
BOŞANMANIN MALİ SONUÇLARI VE ÇOCUKLARIN DURUMU KONUSUNDAKİ DÜZENLEME AİLE MAHKEMESİ HAKİMİ TARAFINDAN UYGUN BULUNMALIDIR.
Boşanma aşamasında tarafların boşanma konusunda anlaşması yeterli olmayıp, boşanmanın mali sonuçları ve çocukların durumu konusunda da anlaşması ve bu anlaşmanın hakim tarafından uygun bulunması şarttır. Bu hususların kamu düzeninden olması sebebiyle hakim tarafından uygun görülmeyen anlaşma sonucunda boşanma kararı verilmeyecektir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 13.01.2010 Tarihli 21191 E., 479 K. Sayılı kararında : ''Anlaşmalı boşanmaya karar verilebilmesi için tarafların boşanma konusunda anlaşmış olmaları gerektiği gibi boşanmanın mali sonuçları ve çocukların durumu konularında da anlaşmış olmaları gerekir. Taraflar tek bir konuda anlaşamamış olsalar dahi, anlaşmalı boşanmaya karar verilemez. Bu durumda delil toplanmadan karar verilemez.''
Boşanmanın mali sonuçları; Türk Medeni Kanunu Madde 174/1-2 ve 175'te düzenlenen Maddi Tazminat, Manevi Tazminat ve Yoksulluk Nafakasıdır.
Mali sonuçlar netleştirilmeden anlaşmalı boşanma kararı verilemez. Anlaşmalı boşanma davasında tarafların mali sonuçlara ilişkin ayrı ayrı beyanları alınacaktır. Taraflar arasındaki düzenlemenin hakim tarafından uygun bulunması şart olması sebebiyle maddi tazminat konusunda haklarını saklı tutarak anlaşmalı boşanma kararı verilemeyecektir.
Boşanma yargılamasında beyanlar alınırken nafakaların ve tazminatların ayrı ayrı adları yazılmak suretiyle tutanağa geçirilecektir.
Yoksulluk nafakası konusunda da tarafların anlaşması ve bu anlaşmanın hakim tarafından kabul edilmesi esastır. Bu konuda anlaşma sağlanamaz veyahut anlaşma hakim huzurunda ikrar edilmediği taktirde dava çekişmeli boşanmaya dönüşmekte ve Türk Medeni Kanunu Madde 166/1-2 hükümlerine göre evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına yönelik değerlendirme yapılmaktadır.
ANLAŞMALI BOŞANMA DAVASINDA ÇOCUKLARIN DURUMU:
Aile Mahkemesi Hakimi tarafından çocukların durumu konusunda taraflar dinlendikten sonra aralarındaki düzenlemenin uygun olup olmadığına karar verilecektir.
Boşanmada çocukların durumu; Türk Medeni Kanunu 182/1-2 ve 336/3 maddelerinde düzenlenen İştirak Nafakası, Kişisel İlişki Tesisi ve Velayet olmak üzere üç unsurdan oluşmaktadır.
İştirak nafakası müşterek çocuk ergin olana kadar, çocuğun velayetinin bırakıldığı tarafa ödenen müşterek çocuğun, sağlık, eğitim ve zorunlu giderlerine katılmak amacıyla tesis edilen nafakadır.
ANLAŞMALI BOŞANMA SONUCUNDA ÇOCUĞUM İÇİN İŞTİRAK NAFAKASI TALEP ETMEDİM, SONRADAN TALEP EDEBİLİR MİYİM ?
Taraflarca yapılan protokol neticesinde müşterek çocuk lehine talep edilmeyen iştirak nafakası daha sonradan da istenebilir. Yargıtay'ın da aşağıdaki karardan görüleceği üzere görüşü bu şekildedir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 10.01.2005 Tarihli, 14860 E.- 176 K. Sayılı Kararında: ''Dava Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesine dayanmaktadır. Tarafların hakim huzurunda müşterek çocuk ...... için iştirak nafakası taktir edilmemesi yolundaki beyanları boşanma hükmünün kesinleşmesinden sonra, velayet kendisine verilen tarafın ileriki yıllarda iştirak nafakası istemesine engel olmaz. Tarafların anlaşmalarındaki bu yöne ilişkin müdahale yerinde değildir. Koşulları oluştuğundan boşanmaya karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde reddi bozmayı gerektirmiştir.''
Kişisel ilişki konusunda da taraflarca oluşturulacak düzenleme hakim tarafından uygun görülmelidir. Taraflarca kişisel ilişki konusunda düzenleme yapılmadığı taktirde hakim tarafından öneride bulunulacak ve kabulü halinde ona göre karar verilecektir.
Velayet konusunda da taraflarca oluşturulacak düzenleme hakim tarafından uygun görülmelidir. Ergin olmayan çocukların velayeti ve kişisel ilişki konusunda tarafların beyanları alınacaktır.
Yukarıda belirtilen boşanmanın mali sonuçları ve çocukların durumu konusunda taraflarca yapılan düzenleme hakim tarafından uygun görülmesi halinde taraflar hakkında boşanma kararı verilecektir.
ANLAŞMALI BOŞANMA PROTOKOLÜNE KONU EDİLMEYEN MAL REJİMİNİN TASFİYESİ KAYNAKLI ALACAKLAR, ZİYNET EŞYALARI SONRADAN DAVA EDİLEBİLİR Mİ ?
Mal rejiminin tasfiyesi anlaşmalı boşanma davası kapsamında değildir. Öğretide ve Yargıtay kararları da bu görüştedir. Protokolde yer verilmeyen Ziynet Eşyaları, Ev Eşyaları daha sonradan dava açılarak talep edilebilecektir.
PROTOKOL İLE ANLAŞMALI BOŞANMA ESNASINDA YOKSULLUK NAFAKASI, MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT TALEP ETMEDİM, DAHA SONRA DAVA AÇABİLİR MİYİM ?
Taraflarca protokolde belirtilen mali sonuçlardan olan ve talep edilmeyen yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminat talebi, protokole dayalı olarak gerçekleştirilen boşanma davasından sonra talep edilemez. Yani anlaşmalı boşanmadan sonra artık boşanma sebebiyle maddi ve manevi tazminat istenemez. Aynı şekilde Yargıtay da içtihatlarında anlaşmalı boşanma aşamasında talep edilmeyen yoksulluk nafakasını, boşanmadan sonra talep edilemez şeklinde yorumlamaktadır.
Öğretide de bu husus: ''Eğer taraflar anlaşmalı boşanmada anlaşma içinde tarafların karşılıklı tazminat talebinde bulunmayacaklarını kararlaştırmış iseler TMK m.178’deki bir yıllık süre içinde veya sonrasında tazminat talep edebilmeleri mümkün değildir.'' (Yargıtay Kararları Işığında Anlaşmalı Boşanma Davası Sonrasında Nafaka ve Tazminat Talepleri-Arş. Gör. Sevtap YÜCEL-And. Üni. Hukuk Fakültesi Dergisi Cilt: 4 - Sayı: 1 - Ocak 2018 - s. 239-257)
Tüm bu hususların gerçekleşmesi akabinde Aile Mahkemesi tarafından verilen gerekçeli karar taraflara tebliğ olacak ve iki haftalık istinaf süresi başlayacaktır. Bu sürenin de geçmesi üzerine karar kesinleşecektir.
Yargıtay içtihatlarından da görüleceği üzere anlaşmalı boşanma protokolünde talep edilmeyen aile hukukuna dayalı bazı alacak hakları, boşanmanın kesinleşmesi sonrası talep edilememektedir. Haklarınızın zayi olmaması adına, ihtilafınıza ilişkin bir avukata danışmanız tavsiye olunur.
Tüm bu işlemler yapılırken avukatınız ile aranızdaki görüşmeler, belgeler ve avukatınızın sizden öğrendiği bütün bilgiler sır niteliğindedir. Bu husus 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu Sır Saklama başlıklı Madde 36: ''Avukatların, kendilerine tevdi edilen veya gerek avukatlık görevi, gerekse, Türkiye Barolar Birliği ve barolar organlarındaki görevleri dolayısı ile öğrendikleri hususları açığa vurmaları yasaktır.'' hükmüyle kayıt altına alınmıştır. Avukat ile müvekkili arasında olan sır niteliğindeki bilgiler dolayısıyla avukatların tanıklık etmeleri müvekkillerinin yazılı muvafakatine bağlı olup, izin olsa dahi tanıklıktan çekinme hakları mevcuttur. Bu durumda avukata karşı cezai ve hukuki sorumluluk yüklenemez.
Av. Mehmet Faik EYCE
Σχόλια