İştirak (Katılım) Nafakasının Artırılması Davası
- Av. Mehmet Faik EYCE
- 20 Ara 2024
- 3 dakikada okunur
İştirak nafakası, bir diğer adıyla katılım nafakası, velayet sahibi olan tarafa müşterek çocukların eğitim, sağlık ve bakım giderlerine katılması amacıyla ödediği nafakadır.
Günümüz koşullarında enflasyonun da etkisiyle geçmiş yıllarda verilen iştirak nafakası kararları müşterek çocukların eğitim, sağlık ve bakım giderlerini karşılamamaktadır. Bu şartlar altında iştirak nafakasının artırılması davası açılarak, nafaka hükümlerinin günün koşullarına uyarlanması, çocukların değişen ve gelişen ihtiyaçlarının karşılanması açısından önem taşımaktadır.
4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu Madde 182/3: ''Velâyetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlâk bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır.'' Hükmü uyarınca nafaka yükümlüsü velayetin verilmediği eş olmakla bu eşin çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılma zorunluluğu bulunmaktadır.
4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu Madde 327/1: ''Çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderler ana ve baba tarafından karşılanır.''
4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu Madde 328/1: ''Ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder.''
4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu Madde 329/1: ''Küçüğe fiilen bakan ana veya baba, diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir.'' Hükümleri İştirak Nafakasının hukuki dayanağını oluşturmaktadır.
4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu Durumun Değişmesi başlıklı Madde 331: ''Durumun değişmesi hâlinde hâkim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır.'' Hükmü ise tarafların talebi ile değişen durumlar karşısında nafakanın kaldırılabileceği veya miktarının yeniden belirleneceğine hakim tarafından karar verileceği belirtilmektedir.
İŞTİRAK NAFAKASI HANGİ DURUMLARDA ARTAR ?
İştirak nafakası artışına çocuğun üstün yararı, ihtiyacı ve menfaati göz önünde bulundurularak, nafaka yükümlüsünün de ekonomik durumu tespit edilerek karar verilmektedir.
Nafaka artış davasında incelenecek olan husus olan çocuğun ihtiyacı kavramının içinde çocuğun yaşı, eğitim durumu, sağlık durumu, sanat ve spor aktiviteleri, sınav döneminde olması vb. gibi çok sayıda değişken sayılabilmektedir.
Burada Hakimin takdir yetkisi bulunmakta olup çocuğun ihtiyaçlarının ve gereklerinin iyi bir şekilde yansıtılması önem arzetmektedir.
VELAYET KENDİSİNE VERİLEN FAKAT ÇOCUĞUN BAKIMINI GERÇEKLEŞTİRMEYEN TARAF İŞTİRAK NAFAKASI TALEP EDEBİLİR Mİ ?
İştirak nafakası isteme velayetin fiilen kullanılmasına bağlı bir haktır. Başka bir deyişle velayet kendisinde olsa bile çocuk ile birlikte yaşamayan, çocuğun bakımını gerçekleştirmeyen taraf iştirak nafakası talep edemez. Nitekim Yargıtay kararları da bu yönde olup, çocuğa fiilen bakmayan velayet sahibi taraf iştirak nafakası talep edemeyecektir.
İŞTİRAK NAFAKASI ARTIŞ DAVASI SÜREYE BAĞLI MIDIR ? NE ZAMAN AÇILABİLİR ?
İştirak nafakası artış davası süreye bağlı değildir, her zaman açılabilir. Bu davanın açılmasındaki temel amaç çocuğun büyümesi, eğitim durumu ve ihtiyaçlarının artması karşısında nafaka miktarının güncellenmesi olmaktadır.
Nitekim YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ 2016/4481 E. 2016/8685 K. Sayılı Kararında: ''Nafaka artırım davasının açılması belli bir zaman geçmesine bağlı tutulmadığı gibi, her dava açıldığı tarihe göre değerlendirilmelidir. Önceki dava tarihi ile bu davanın açıldığı tarih arasında 1,5 yıldan fazla süre geçmiştir. Bu süre içinde tarafların sosyal ve ekonomik durumları değiştiği gibi, çocuğun yaşı ve ihtiyaçları da doğal olarak artmıştır.'' Şeklinde hüküm kurarak nafaka hükmünün üzerinden bir zaman geçmesi şartı aranmadan artış yapılabileceğine hükmetmiştir.
İŞTİRAK NAFAKASI ARTIŞ DAVASI GÖREV VE YETKİ BAKIMINDAN HANGİ MAHKEMEDE AÇILIR ?
İştirak nafakası artış davalarında da görevli mahkeme Aile Mahkemeleridir. Aile Mahkemesinin bulunmadı yerlerde ise 4787 Sayılı AİLE MAHKEMELERİNİN KURULUŞ, GÖREV VE YARGILAMA USULLERİNE DAİR KANUN'un 2. Maddesi gereği Asliye Hukuk Mahkemelerince bakılır.
Yetkili mahkeme ise 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu 177. Maddesi: ''Boşanmadan sonra açılacak nafaka davalarında, nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir.'' hükmü uyarınca nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesi olacaktır.
Sonuç olarak, iştirak nafakasının artırılması davası nafaka alacaklısının yerleşim yerinin bulunduğu Aile Mahkemesinde, yok ise Asliye Hukuk Mahkemesinde açılacaktır.
ANLAŞMALI BOŞANMA PROTOKOLÜNDE TALEP EDİLMEYEN İŞTİRAK NAFAKASI SONRADAN TALEP EDİLEBİLİR Mİ ?
Anlaşmalı boşanma davası sonucunda İştirak Nafakasına hükmedilmemesi, sonradan iştirak nafakası talep edilmesine engel değildir. İştirak nafakası çocuğun üstün yararı ve menfaati göz önünde bulundurularak, boşanma davasından sonra da talep edilebilir ve artışı talep edilebilir. Nitekim Yargıtayın da görüşü bu doğrultudadır.
İŞTİRAK NAFAKASI ARTIŞ DAVASINDA ADLİ YARDIMDAN YARARLANABİLİR MİYİM ?
Adli yardım hükümlerinden yararlanma imkanı bulunmaktadır. Fakat bunun için pratikte yargı harç ve giderlerini karşılayamayacak durumda olunmadığının belgelendirilmesi gerekmektedir.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri 334/1: ''Kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, gereken yargılama veya takip giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olan kimseler, iddia ve savunmalarında, geçici hukuki korunma taleplerinde ve icra takibinde, taleplerinin açıkça dayanaktan yoksun olmaması kaydıyla adli yardımdan yararlanabilirler.'' Hükmü uyarınca bu kurumdan yararlanılabilecektir.
Tüm bu işlemler yapılırken avukatınız ile aranızdaki görüşmeler, belgeler ve avukatınızın sizden öğrendiği bütün bilgiler sır niteliğindedir. Bu husus 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu Sır Saklama başlıklı Madde 36: ''Avukatların, kendilerine tevdi edilen veya gerek avukatlık görevi, gerekse, Türkiye Barolar Birliği ve barolar organlarındaki görevleri dolayısı ile öğrendikleri hususları açığa vurmaları yasaktır.'' hükmüyle kayıt altına alınmıştır. Avukat ile müvekkili arasında olan sır niteliğindeki bilgiler dolayısıyla avukatların tanıklık etmeleri müvekkillerinin yazılı muvafakatine bağlı olup, izin olsa dahi tanıklıktan çekinme hakları mevcuttur. Bu durumda avukata karşı cezai ve hukuki sorumluluk yüklenemez.
Av. Mehmet Faik EYCE
Comments